İzleyiciler

24 Aralık 2019 Salı

Kitap Tanıtımı 4 : "Sanat ve Toplum" Herbert Read

Tekrar merhaba.. Her hafta paylaştığım kitap tanıtımlarına kısacık bir aradan sonra devam ediyorum. Bugün paylaşacağım kitabı, burada olmadığım o kısacık arada aldım. Ancak şu an elimde okumakta olduğum bir kitap olduğundan henüz okuyamadım. Yazarına çok güvendiğim için okumadan paylaşmakta da sakınca görmedim açıkcası 😊 Yine okumak için fazlasıyla heyecan duyduğum Herbert Read kitaplarından biri.




Arka kapağından edindiğim bilgileri paylaşmak istiyorum. Herbert Read'in bu kitabı günümüzden yaklaşık 80 yıl önce yayımlanmış ve bu alandaki ilk bilimsel çalışmalar arasında yer alıyormuş. Sanat ve Toplum'un temeli, Read'in bir süre Liverpool Üniversitesi'nde verdiği derslere dayanıyormuş ve bu kitabın içeriği, okuru tarih öncesi din anlayışından psikanalize ve sanat eğitimine kadar her alandaki faaliyetlerin sanata yansımaları üzerine düşünmeye çağırıyormuş.
Sizce de merak uyandıran, etkileyici bir arka kapak yazısı değil mi? 😊Ben elime aldığımda fazlasıyla heyecan duydum. Okurlarına şimdiden keyifli okumalar. 

3 Aralık 2019 Salı

"Uçan Heykeller" Genco GÜLAN

Yine yeniden merhaba.. Bu paylaşımım herkesin tanıyıp, bildiğini düşündüğüm ülkemiz çağdaş sanatçılarından Genco Gülan'ın sergi haberi ile ilgili. Genco Gülan'ın 04 Aralık 2019 tarihinde 
Ankara Çankaya'da "Uçan Heykeller" sergisinin açılışı var ve bu sergi 1 ay boyunca açık kalacak. Ankara'da yaşayan veya yolu düşen bütün sanat severlerin bilgisine. Detaylı bilgiler hemen aşağıdaki 👇 görselde..😊





Kaynak (görsel) : @gencogulan

1 Aralık 2019 Pazar

Kitap Tanıtımı 3 : "Sanatın Anlamı" Herbert Read

Öncelikle merhaba :) Yine bir kitap tanıtımı günü geldi. Yeniden yoğun bir tempoya girmem sebebiyle sesli kitaplara yönelsemde, kokusunu ve sayfalarına dokunmayı sevdiğim gerçek kitapları paylaşmaktan hiç vazgeçmeyeceğim. 
Hemen konuya gireyim bugün kitaplarım arasından tanıtmayı seçtiğim kitap Herbert Read'den "Sanatın Anlamı". Sanatın içindeki herkesin kitaplığında olduğuna eminim. O zaman başlayalım.


Bu kitap toplamda üç bölümden oluşuyor. Kitabımızın adından da anlaşılacağı üzere Read ilk bölümde sanatı tanımlamakla başlıyor, sonrasında plastik sanatın temel öğelerine değiniyor. İkinci bölümde sanat akımlarına giriş yapıyor ve sanatçılar hakkında ilgi çekici şeyler söylüyor. Son bölüm olan üçüncü bölümü ise sanat felsefesine ayırıyor. Benim çok severek okuduğum bu kitaptan o kadar güzel bir anlatım var ki, çok hissettiğim bir bölümü paylaşmak istiyorum.

"Sanat eseri bir bakıma kişiliğin kurtuluşudur. Normal olarak duygularımız baskı altında ve dizginlenmiştir. Bir sanat eseri üzerinde durduğumuz zaman ansızın bir boşanma olur. Bu sadece bir boşanma değil -sempati de duyguların bir boşanmasıdır- aynı zamanda bir yükselme, gerginleşme ve yücelmedir. İşte sanat ve duygululuk arasındaki ayrılık budur: duygululuk bir boşanma fakat aynı zamanda duyguların gevşemesi ve rahatlamasıdır. Sanat ise bir boşanma fakat aynı zamanda bir dizginlemedir. Sanat tutumlu bir duygu, iyi biçim yaratan bir heyecandır (Read, 2014, s.21)."

14 Kasım 2019 Perşembe

Kitap Tanıtımı 2 : "Bir Muamma Sanat Hayat Aforizmalar" Ali Artun

Yeniden merhaba 🙋 
Bu aralar çokça yazma sebebim çalışma saatleri arasında mola zamanlarımı en verimli burda geçirdiğimi düşündüğümden :) Okudukça paylaşma isteği duyuyorum. Bu da demek oluyor ki yeni bir kitapla tanışacağız. Uzatmadan sözü hemen bugün ki kitaba getiriyorum çünkü benim çok severek okuduğum ve diğer kitaplarını da zevkle aldığım, sıkı takipçisi olduğum Ali Artun'nun kitabı.  Söylemeden geçemeyeceğim kitaplarının renklerini ayrı bir seviyorum. 
O halde başlayalım.


Kitabın kapağını açtığımızda ilk sayfalardan birinde şu sözle karşılaşıyoruz: "Sanat-hayat karşıtlığı ne şekilde belirirse belirsin çözümsüzdür." Octavio PAZ
Bu kitap sanatçılardan, düşünürlere bir çok bilinen insanın sanat-hayat aforizmalarından seçkilerle hazırlanmış. Foucalt'dan Nietzche, Derrida'dan Maleviç'e kadar. Bu kitabın en güzel tarafı ise istediğiniz sayfayı açıp okuyabilirsiniz :) 
Kitabın içinde benim fazlasıyla beğendiğim bir bölüm var Gaston Bachelard'a ait. "...Jean Lescure bir ressam hakkında şunları söylüyor: "Lapicque, yaratıcı faliyetin en az hayatın kendisi kadar şaşırtıcı olmasını talep eder". Bu durumda sanat, hayatın çoğaltılmasıdır; bilincimizi harekete geçiren, uyuklamaktan uzak tutan bir çeşit şaşırtmaca yarışıdır...167 (Artun, 2015, s.108)."
Hala okumadıysanız mutlaka okuyun diyorum.


12 Kasım 2019 Salı

Kitap Tanıtımı 1 : "Sanat Nedir*" Arthur C. Danto


İlk paylaşımımız olarak ben Arthur C. Danto'nun "Sanat Nedir*" kitabını seçtim. Danto bu kitapta herkesin farklı bir yorum getirdiği ve kendince bir tanım yaptığı, fakat kimsenin tam anlamıyla kavramın karşılığı budur diyemediği bir soruya yanıt arıyor. Danto kitabında, sanat eserini sanat eseri kılan şeyin ne olduğuna, kendine göre bir şeyin sanat eseri olması için gerekli kriterlere değiniyor. Kitabı okuduğunuzda göreceksiniz, ünlü düşünürlerden büyük sanatçılara kadar sanata dair pek çok konu ele alınmış. Buraya yazarken baktığımda kitapta bir çok yere işaret koyduğumu gördüm. Ve bu kitapta beni en çok çeken bölümlerden biri "Altmışların en güzel yanı, herhangi bir şeyin sanat eseri olabileceğinin yavaş yavaş farkına varılıyor olmasıydı (Danto, 2015, s.115)." cümlesiyle başlayan bölümdür. Eğer sanata yakından uzaktan bir ilginiz varsa okumadan geçmeyin. 




Yeni Bölüm : "Kitap Tanıtımı" :)

Sayfamı ziyaret eden herkese merhaba :) Blog sayfamda bazı okunmaların fazla olduğunu gördüğümden ve artık bunun gerekli olduğunu düşündüğümden yeni bir bölüm açmaya karar verdim "Kitap Tanıtımı". Daha önceki bir yazımda da bahsettiğim gibi burası ile ilgilenemediğim dönemde iş hayatımın haricinde bir eğitim sürecim oldu. Hem eğittiğim hem eğitildiğim anlamlı ve keyifli bir süreçti, bir o kadar da yorucu..:) Lise döneminden beri kitap ve sanat dergileri biriktirme gibi bir hastalığım vardı. Ama sorun şu ki aşırı kitap ve dergi alıyor fakat aldıklarımın hepsini okuyacak kadar çok zaman bulamıyordum. Benim dururumu tam karşılamasa da uzak doğuluların tsundoku dedikleri sendromun biraz farklı bir versiyonu yaşadığımı düşünüyorum. İçeriğini beğendiğim her kitabı alma, sadece bununla kalmayıp tabletime e-kitaplar yükleme, kitaplarımı kimseyle paylaşmama ama hediye olarak kitap alma, maaş günleri ilk uğrak yerimin kitapçılar olması gibi tatlış aktiviteler falan.
Sonuç olarak zaman ilerledikçe aldığım kitaplar fazlasıyla birikti ve elimdeki kitaplarda katlanarak büyüdü. Ve işte o beklenen gün gelmişti... Araştırma yaptığım dönemde hepsini okuma fırsatı bulacaktım ve buldum. Kocaman 3 yılımı okumaya ve araştırmaya ayırdım. Hem tezimi yazdım, hem biriktirdiklerimi okuduğum çok muazzam bir dönemdi. Madem bu kadar şey biriktirdim o halde bunları paylaşmalıyım ki, ihtiyacı olan insanlarda aradıklarını belki burada bulabilirler dedim ve minnoş kitaplarım için bir bölüm açtım. Artık her hafta bir kitap paylaşımı yapıp içeriği hakkında ufak bilgiler vereceğim. Umarım faydalı bir başlık olur.

O halde bir bibliyofilin dünyasına hoş geldiniz 😊

10 Kasım 2019 Pazar

LENS'19 Görülen Şeyler

Sanat ve sanatçı sever arkadaşlara çağrı! :) 
Bilindiği gibi blog sayfamdan olabildiğince sergi duyuruları yapmaya çalışıyorum ve İstanbul'daki sergilerin bir çoğuna ben de giderek takip ediyorum. Değişen çağın sanat anlayışına uzak kalmamak adına, sizlerinde takipte kalmanız umuduyla. Sanat iyileştirir! :)



2012 yılında her disiplinden üretimin izleyici ile buluşmasını sağlamak için yola çıkan Mixer, sadece fotoğrafa odaklanan bir sergi serisi olan Lens'i hayata geçirmeye hazırlanıyor. Bu sene ilki Sena Çakırkaya küratörlüğünde gerçekleşecek sergi serisi, gelecek yıllarda farklı temalar ya da tekniklere odaklanarak Türkiye'de ve dünyada fotoğrafın izlerini takip edecek.

17 Ekim - 30 Kasım 2019 tarihleri arasındaki sergi, fotoğrafın teknik ve kavramsal sınırları üzerine düşünen, onu bir deney alanı olarak ele alan sanatçılara ve çalışmalarına odaklanıyor. Sergi kavramsallık, performans ve tekniği buluşturan deneyselliğe bir övgü niteliğinde. Fikir ve üretim arasındaki mesafeyi ortadan kaldıran, hayal gücü ve özgün düşünceye hareket alanı tanıyan çalışmalar sergide bir araya geliyor. Kameranın düşünceleri veya olayları aktaran bir araç olarak kullanılmasının ötesinde; fotoğraf olgusunu farklı yaklaşımlarla geliştirme girişimlerini görüyoruz. Hakim teorilerin gölgesinde kalmadan görüntüye, sürece ve düşünceye hakkını verme çabası öne çıkıyor. 

Güncel fotoğraftaki malzeme ve teknik çeşitliliğin geri dönüşüne paralel olarak, kamerasız fotoğraflar, bilgisayar üretimi imgeler veya fotoğrafa analog, dijital, fiziksel müdahaleler gibi birçok farklı yaklaşım sergide bir araya geliyor. Sergi 1970’lerden itibaren, Türkiye’de bu deney alanının izini sürerek görüntünün kendisini hem çıkış hem de varış noktası olarak ele alıyor. 

Sergi kapsamında 19 Ekim saat 16:00-18:00 arasında sergi küratörü Sena Çakırkaya moderatörlüğünde, sanatçılardan Selim Süme, Orhan Cem Çetin ve Selen Solak'ın katılımı ile konuşma düzenlenecektir. 15 Kasım Cuma günü ise sergi sanatçılarından Yusuf Murat Şen ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Alternatif Fotoğraf Atölyesi ziyareti gerçekleştirilecektir.

Sanatçılar: Barbara - Zafer Baran, Kerem Ozan Bayraktar, Melis Cantürk, Orhan Cem Çetin, Görkem Ergün, Baha Gelenbevi, Ahmet Öner Gezgin, Cemil Batur Gökçeer, Ege Kanar, Sabit Karamani, Zeynep Kayan, Şahin Kaygun, Cansu Korkmaz, Aslı Narin, Selen Solak, Selim Süme, Sergen Şehitoğlu, Yusuf Murat Şen, Sencer Vardarman



Kaynak:www.mixerarts.com

20 Ekim 2019 Pazar

Canan Tolon: Sen Söyle

Bugüne bir sergi duyurusu bırakayım istedim. Benim en sevdiğim yerlerden biri olan İstanbul Modern bu kez 06 Eylül 2019 - 02 Şubat 2020 tarihleri arasında Canan Tolon'u ağırlıyor. Bu sergiyi kaçırmamalısınız ama öncesinde Canan Tolon kimdir öğrenelim :)

İstanbul’da Fransız Lisesi’nde edebiyat ve felsefe bölümünden mezun olan Canan Tolon 1976’da Edinburgh Napier Üniversitesi’nde ve Facchochschule, Trier'de tasarım eğitimini, sonra Londra’da Middlesex Üniversitesi’nde iç mimari eğitimini tamamladı ve ardından 1983 yılında Kalifornia Üniversitesi, Berkeley’de mimarlık üzerine yüksek lisansını bitirdi. Yapıtları Türkiye ve dünyada çeşitli koleksiyonlarda yer alan sanatçı, yurtiçi ve yurtdışında birçok sergiye katıldı. Canan Tolon, yaşamını ve çalışmalarını İstanbul ve San Francisco’da sürdürüyor.


Sergi Hakkında

İstanbul Modern’in düzenlediği “Sen Söyle” adlı sergi, Canan Tolon’un 1980’li yıllardan günümüze uzanan sanatsal birikiminden bir kesit niteliğinde. “Sen Söyle”, Tolon’un çizimden fotoğrafa, resimden yerleştirmeye uzanan kendine özgü ifade ve teknik arayışını görünür kılıyor. Tolon’un sanatındaki dönüşüm ve gelişimin ikonik örneklerini bir araya getiren sergi, aynı zamanda sanat tarihinde yerini almış kimi çalışmasının da yeniden üretimine yer veriyor.

Canan Tolon’un çalışmalarının merkezini kendisini sürekli yenileyen doğa ve bir kültürel girişim olarak mimarlığın bıraktığı izler oluşturuyor. Tolon, her iki varoluşun birbiri üzerindeki etkisi, birbirlerine gösterdikleri direnç ve karşılaşmalarından doğan çelişki ve sonuçlar etrafında düşünsel ve görsel bir dünya tasarlıyor. İzleyicisini gördüğü imgelerin gerçek mi yoksa yanılsama mı olduğu konusunda ikircikliğe iten, fotoğraf mı yoksa resim mi sorusunu canlı tutan deneysel çalışmaları her zaman için yaşam ve ölüm arasındaki sınırı akla getiriyor.

Çalışmalarında çim tohumu, su gibi doğal malzemeler kullanan, tuvallerinin üzerlerine yerleştirdiği metal parçalarını açıkhava koşullarının etkisine bırakarak bir nevi doğanın resimde canlanmasını sağlayan Tolon, zamanın izlerini resimlerinin oluşumu için önemli bir başlangıç noktası olarak kurguluyor.

Uçsuz bucaksız ve terkedilmiş sonsuz coğrafyaları gösteren kompozisyonlarındaki mimari kesitler, yıkım, inşa ve yeniden inşa süreçleri ile insanlığın doğa karşısındaki mücadelesini akla getiriyor. Her bir detayın boya ile inşa edildiği bu resimlerde Tolon, insanın doğayı değiştirme ve dönüştürme süreçlerinin yarattığı kaos, mücadele ve belirsizliği tedirgin edici bir atmosferde yansıtıyor.

Araştırma alanlarının çeşitliliği ve düşünsel açılımının zenginliği açısından şüphesiz kuşağının en özgün, en yaratıcı sanatçılarından biri Canan Tolon. Serginin bir araya getirdiği bütünlük onun hem kendisini hem de günümüz insanını her açıdan etkileyen doğa ve çevre, mimarlık ve kültür hakkında yeniden düşünmemize olanak tanıyor. Serginin küratörlüğünü Levent Çalıkoğlu yapmıştır.








Kaynak: www.istanbulmodern.org

Comikon İstanbul'da!

Beni tanıyanlar anime karaterlerini, çizgi romanları, illüstrasyonu ne derece sevdiğimi, bir dönem sadece karakter tasarımlarıyla ilgilendiğimi iyi bilir. Çoğu öğrencimle olan sıkı bağım birazda bu ortak noktalardan gelir..:) 
Hepimizin bildiği gibi Türkiye'nin Uzakdoğu kültürüne ciddi bir ilgisi var. Durum böyle olunca  anime severleri bir düşünün. 
Bana göre anime bir hastalık. Hatta öyle farklı bir hastalıktır ki, yaş, cinsiyet ayırt etmeksizin her gruptan hayran kitlesi var. İzlemeyi sevenler kadar, çizmeyi sevenler de çok. Dolayısıyla Comikon İstanbul tamda bizlere göre :) Bu yıl üçüncüsü düzenlenen COMİKON-İstanbul dünyanın bütün büyük metropollerinde uzun yıllardır yapılmakta olan comic convention etkinliğini İstanbul’a taşıyarak ülkemizde güçlü bir sektör oluşmasını ve yetenekli gençlerin uluslararası tanınırlık kazanmasını, dünya çapında ustalarla bir araya gelerek vizyon kazanmalarını amaçlayarak, yerli, yabancı bir çok kurum ve sanatçı konuk ediyor, katılımcılar arasında sinerji yaratmayı hedefliyorYaratıcı çizim ile ilgilenen tüm taraflardan büyük ilgi gören COMiKON-İstanbul bu yıldan itibaren daha merkezi bir mekana taşınarak Mehter Takımı gösterileri ile ünlü Harbiye Askeri Müze Kültür Sitesi’nde 19-20 Ekim 2019 tarihlerinde gerçekleşecek.
Şimdi Comikon İstanbul 2019'da düzenlenen etkinliklerle ilgili hemen altta birazcık bilgi paylaşalım.



COMiKON-İstanbul 2019’un Öne Çıkan Etkinlikleri 

● Türkiye’de bir ilk!: Japonya’nın en büyük medya kuruluşlarından TV TOKYO COMiKON’da! 
Naruto, Boruto, One Punch Man, Fairy Tail, Bleach, Soul Eater, Evangelion, Gintama, Pokemon, SONİC X, Yu-Gi-Oh gibi dünyaca ünlü serilere imza atan önemli bir anime üreticisi olan TV TOKYO, orijinal anime ürünlerini ve V-Tuber (Virtual Youtuber) teknolojilerini anime severlerin beğenisine sunacak. 

● Türkiye’de bir ilk!: Japonya’nın önemli anime stüdyolarından Asurafilm COMiKON’da! 
Doraemon, MonsterZ MATE, GUNDAM, BATMAN NİNJA, Berserk, Altair: A Record of Battles, Little Witch Academia, WORLD OF FINAL FANTASY, Space Battleship Yamato 2199: Odyssey of the Celestial Ark gibi çok sayıda önemli anime yapımında yer almış bir stüdyo olan Asurafilm COMiKON’a konuk olacak. Asurafilm hem tecrübeli animatör ve prodüktörleriyle Japon anime endüstrisini anlatacak hem de genç yeteneklerin portfolyolarını inceleyerek yetenek avına çıkacak. Bu COMiKON’da fırsat çizgi ile hikaye anlatmak isteyen yaratıcı gençlerin ayağına geliyor! 




● Türkiye’de bir ilk!: Geleceğin sporu / Tekno-spor HADO COMiKON’da! 
Geleceğin Sporu olarak bilinen HADO, AR teknolojisi ile e-sporu birleştiren muhteşem bir oyun. Şu anda bütün dünyada hızla yayılmakta olan HADO Dünya Ligi kuruldu bile. Teknoloji ve sporun sınırlarını görmek isteyenler için COMiKON’da HADO sahası kuruluyor. Kendine güvenenler, bilgisayar oyunlarını ve spor yapmayı sevenler üç kişilik takımlar halinde oynanan bu oyunu deneyebilecekler. Sen de gel ve oyna! 

● Türkiye’de bir ilk!: V-Tuber Teknolojisi COMiKON’da! 
Modellemesi yapılan bir animasyon karakterinin ekranda sunuculuk yaptığı V-Tuber teknolojisiyle yaratılan sanal youtuber’lar dünyaca ünlü yıldızlar haline geliyorlar. Merchandising potansiyeli taşıyan V-tuber yıldızları Hatsune Miku gibi hologram şarkıcıların müthiş başarılarının ardından Asya’dan başlayarak yükseliyor. V-tuber’ların nasıl yaratıldığını bizzat görmek isteyenler veya bu teknolojiyi kullanarak kendi yıldızlarını yaratmak isteyen girişimciler için kaçırılmayacak bir fırsat COMiKON’da ilgilileri bekliyor olacak. 

● Dünyaca ünlü manga serisi “Titana Saldırı: Çöküşten Önce”nin çizeri Satoshi Shiki COMiKON’da! 
Bu yılki COMiKON’un onur konuğu ünlü mangaka Satoshi Shiki Attack On Titan serisini nasıl çizdiğini, nasıl mangaka olduğunu anlatacak ve live-draw oturumunda bir mangakanın nasıl çizdiğini canlı olarak gösterecek. Ayrıca, bu oturuma katılacaklar arasında yapılacak bir çekilişle bir katılımcıya imzalı, orijinal bir çizimini hediye edecek!! Bu oturumu kaçıranlar pişman olabilir! Satoshi ayrıca bir konuşma yapacak ve imza verecek.




● Yetenek Avı devam ediyor: Fransız yayınevi Edition Soleil’in Baş Editörü Jean Wacquet COMiKON’da! 
Fransa’nın en büyük çizgi roman yayınevlerinden Edition Soleil’in baş editörü Jean Wacquet, çizgi roman sanatçısı olmak isteyen yetenekli gençleri arıyor. Wacquet hem başarılı bir portfolyonun nasıl olması gerektiği konusunda bir seminer verecek, hem de uluslarası düzeyde bir çizer olmak isteyenlerle tanışarak portfolyolarını değerlendirecek. Çizer olma hayali kuranların kesinlikle kaçırmaması gereken büyük bir fırsat daha COMiKON’da. 

● Anime yapımcısı Shigetaka Mochizuki COMiKON’da! 
Asurafilm’in kurucusu Shigetaka Mochizuki, kariyerine manga çizeri olarak başlamış, 2013 yılında Asurafilm’i kurarak anime yapımcılığına geçerek aralarında Doraemon, MonsterZ MATE, GUNDAM, BATMAN NİNJA, Berserk, World of Final Fantasy ve Little Witch Academia gibi dünyaca ünlü bir çok yapımda yer almıştır. 

● Dragon Artist Yumeshi Kokubun COMiKON’da! 
Kendine has tekniği ile ejderha çizerek tüm dünyayı dolaşan genç çizer Yumeshi, yapacağı Live-draw etkinliğinde tekniklerini paylaşacak. Uzakdoğu’da bilgelik sembolü olan ejderhanın hikayesini kaligrafi ile birleştirdiği bir perfomansla anlatacak. 

Ayrıca “COMiKON Akademi” programı dahilinde, üniversitelerin çizgi film/animasyon etkinlikleri başta olmak üzere çocuklar ve yetişkinler için çok sayıda eğlenceli ve eğitici içerik ziyaretçileri bekliyor olacak.

● 60 sanatçının eserlerini sergilediği Artist Alley 
● Anisong Grand Prix şarkı yarışması 
● COMiKON Fight! Offline oyun turnuvası 
● Cosplay Atölyeleri 
● CosPOWER Catwalk 
● K-Pop dansları 
● Just Dance 
● Life-Draw Çizim etkinlikleri (Cosplayer modellerin eğitmenler gözetiminde çizilmesi) 
● FRP/Kart/Kutu Oyunları 
● Maid Cafe: Anime evreninden yiyecek ve içecekler 
● Origami, Manga boyama, Japonca yazı standları 
● Figür, merchandise, kitap, çizim malzemeleri standları 
● Işıklı masalarda animasyon yapım deneyimi 
● Dr. Who, Dungeons&Dragons, anime ve oyun, fantastik edebiyat, bilimkurgu sineması gibi çok sayıda ilginç konuda panel, konuşmalar 
Ve kaçırmak istemeyeceğiniz daha bir çok etkinlik sizleri bekliyor…








Kaynak: www.ntv.com.tr/sanat

11 Ekim 2019 Cuma

Genç Sanatçılara Mamut Art'tan Davet!

Mamur Art kariyerinin başındaki bağımsız genç sanatçılara eserlerini sergileme imkanı sağlıyor. 1-5 Nisan tarihlerinde Akkök Holding sponsorluğunda Küçük Çiftlik Park’ta gerçekleşecek Mamut Art'a başvurular başladı, son tarih ise 30 Kasım.




Akkök Holding ana sponsorluğunda 2015 yılından bu yana gerçekleşen Mamut Art Project, bu yıl sekizinci kez güncel sanatta umut vaat eden sanatçılara işlerini sergileyeceği benzersiz bir keşif alanı sunuyor. 30 Kasım’a dek başvuruları kabul eden Mamut Art Project’in jüri üyeleri arasında ise; Sabancı Üniversitesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarım Programı Koordinatörü, sanatçı ve müzisyen Selçuk Artut, küratör, yazar ve SAHA Derneği Direktörü Çelenk Bafra, sanatçı Aslı Çavuşoğlu; artSümer Galeri Kurucusu Aslı Sümer, OMM - Odunpazarı Modern Müze'nin kurucusu ve koleksiyoner Erol Tabanca bulunuyor.

Sanat kariyerlerinin henüz başında olan yeteneklerin çalışmalarını destekleyen ve onları sanat profesyonelleriyle buluşturan Mamut Art Project, bu yıl 1-5 Nisan 2020 tarihleri arasında sekizinci kez koleksiyonerler, küratörler, galeriler, kültür-sanat kurumları ve sanatseverleri bir araya getirecek. Mamut’a başvurular 30 Kasım 2019’a kadar www.mamutartproject.com adresinden yapılabilecek.

Genç sanatçılara, Mamut ekibiyle buluşarak portfolyolarını tartışma ve fikir alma fırsatı sağlayan Mamut Portfolyo Günleri bu yıl da düzenlenecek. Geçen yıl ilk kez yapılan ve bu yıl da devam eden İstanbul dışındaki şehirlerde düzenlenecek portfolyo günleri ile ilgili detaylar ise çok yakında açıklanacak.





Kaynak: www.hurriyet.com.tr

8 Ekim 2019 Salı

"Bazen Hiç Olmadığından Daha İyi Olur" TOBIAS REHBERGER

Çağdaş sanatçılara olan ilgimden olsa gerek yakın bir zamanda sosyal medyada çalışmalarını gördüğüm ve fazlasıyla dikkatimi çeken Tobias Rehberger'in çalışmalarının Türkiye'ye geldiğini öğrendim, dolayısıyla bende paylaşmak istedim. Şimdi bu sergiyle ilgili bilgileri öğrenelim :)




Tobias Rehberger'in son dönem işlerinden ve daha önce sergilenmiş beş heykelinden oluşan yeni sergisi "Bazen Hiç Olmadığından Daha İyi Olur", 9 Eylül - 2 Kasım 2019 tarihleri arasında Pilevneli Dolapdere'de yer alacak. Sergide, Rehberger'in "Enfeksiyonlar", "Portre Heykelleri", "Yumurta Vazo Heykelleri", "Ret" adlı çalışmalarının yanı sıra suluboyaları ve neon işleri yer alıyor.




Almanya'nın önemli çağdaş sanatçılarından biri olan Tobias Rehberger, mimari ve tasarım alanlarında çalışarak iki disiplinin kesişiminin güzel sanatlarla ilişkisini keşfediyor. Rehberger sokaktaki neon levhalar, cırtbant ile yapılmış lambalar, vazo heykeller gibi eserleriyle sanatını yeni ve 'kutsanmamış' bağlamlardan yaratarak seyircisini bir deneyimin parçası olmaya davet ediyor. Sanatçı interaktif mimari enstalasyonlarının yeni bir örneğini Pilevneli Dolapdere'ye kurmuş. Sergisi süresince ve sonrasında galerinin teras katında yer alacak bu enstalasyon, yemek yenilebilecek, kahve içilebilecek, vakit geçirilebilecek bir sosyal platform görevi üstlenerek ziyaretçilerin deneyimine katkıda bulunacak.











Kaynak: istanbul.net.tr

5 Eylül 2019 Perşembe

CANAN "Muhabbet & Kehanet & Saadet"

Uzun bir aradan sonra mutlu bir merhaba..:) Eğitimim dolayısıyla oldukça uzun ara vermiştim ama tatlı bir mezuniyet sonrası artık dönmenin vakti geldi diye düşünerek heyecanla açtım yeni sayfayı. :) 2019'un ilk yazısını paylaşacağım için fazlasıyla mutluyum.. Ara verdiğim dönemde paylaşabilmek için oldukça çok şey biriktirdim. Çok kitap okudum, yeni sanatçılar keşfettim. Hepsini bir anda paylaşmak istememe rağmen yavaş yavaş yazacağım..:) İlk paylaşımım tabiki sergilerden olacak ki kimse tarihleri kaçırmasın. 


4 Eylül itibariyle Daire Sanat'ta CANAN'ın "Muhabbet & Kehanet & Saadet" isimli sergisi konuk oldu. CANAN’ın daha önce sergilenmemiş “Muhabbet Serisi” ve “Sevişgenler (Aşıklar) Serisi”nden eserleri ile “Striga” isimli eserini izleyici ile buluşturuyormuş.




Canan, Muhabbet Serisi, İkizler, 2019.


Muhabbet, gönülden gönüle akan, karşılıklı olarak iletişimden keyif alınan, insanlar arasındaki bir çeşit gönül dilidir. Sergi içinde yer alan yapıtlar, sanat ile izleyici arasında semboller diliyle, sezgisel olarak güzellikler dilini kurar. Semboller, zaman zaman farklılık gösterse de çoğunlukla zamansız, coğrafyasız, doğanın güzellikler dili ile insanlar arasında kurulan ortak dilin kendisidir. Şiirde, şarkıda, TV’den izlediğimiz filmlerde, dizilerde, yastık yüzlerimizde ev dekorasyonumuzda hatta telefonumuzun emojilerinde ve sanatın her dalında yaşama dair insani duyguların, kelimelerin ve kavramların yeterli olmadığı yerde, sezgisel olarak karşılıklı iletişimde gönül dilini kurar. Gönül kelimesi yalnızca Türkçe olup, ruh ve kalbin birlikteliği anlamına gelir. Bir çeşit gönül dili olan sanatın, ortak bir dil olmasını da bize kolayca açıklar. Gönül dili, sezgilere bağlı olduğu için çoğunlukla sembollerle derdini anlatır. Orhan Veli’nin söylediği gibi kelimelerin kifayetsiz kaldığı anda imdadımıza yetişir. Birine telefonun sohbet odalarında sevdiğimizi söylemek istediğimizde "seni seviyorum" un bıraktığı his başkadır, yanına gül emojisi ve iki şampanya kadehi konmuş “seni seviyorum”un bizde yarattığı his bambaşkadır. Gözlerin ne güzel demek yerine ceylan gözlüm, selvi boylum deriz. Kısrağım, aygırım diye tanımladığımızda sevdiceğimizi, şehvetimizi saklamak mümkün değildir. Domuz gibi inatçıyızdır mesela, deniz mavisi gözlerimizde derinlere dalmak ister nartanemiz, nurtanemiz. 




Canan, Muhabbet Serisi, Cinler, 2019.



Sergide yer alan "Muhabbet" serisi insanlık tarihinin başlangıcından günümüze, evrimsel süreçten bize kalan kolektif bilinçaltımızdaki hafızanın, sembolleri güzellikler diline çevirdiğinin bir kanıtıdır. Keçi bedenli insan başlı yaratıklar, ejderhalar, yılan bedenli kadınlar, cinler, tanrılar ve tanrıçalar aslında hep evrimsel sürecin ve doğanın bize bıraktığı genetik mirasın, sembollerin gizemli dilinden, güzellikler diline dönüşümünün yansımasıdır.



Canan, Sevişgenler Serisi, Sonsuz Aşk, 2019.


Sergide yer alan Striga "cadı otu" da yine semboller diliyle izleyiciyle muhabbet eder. Striga, konusunu arkaik dönemde yer alan Nemesis tanrıçasından alır. Nemesis bazı kültürlere göre uğursuzluk tanrıçası iken bazı kültürlere göre uğur tanrıçasıdır. Kehanet küreleri şeklinde kurgulanmış yapıt, herkesin kendi geleceğinin kehanet tanrıçası olduğunu iddia eder. Bir yanı ile uğur ve uğursuzluk tanrıçası olması bu yüzdendir. Nemesis dişil bir tanrıça olarak aslında zihnimizin bilinçaltını sembolize eder. Sağ tarafımız dişil enerjiyi taşıyan bilinçaltı, sol tarafımız eril enerjiyi taşıyan bilincimizdir. Bİlinç ve bilinçaltı geleceğin yaratılışında ortak çalışır. Bu yüzden kehanet tanrısı ve tanrıcası bizzat zihnimizin kendisidir. Pozitif baktığımızda kendimizi koşulsuz sevip, kendimize güvendiğimizde arzularımızın ve hayallerimizin gerçekleşmemesi için hiçbir sebep yoktur. Çelişki ve şüphe hayatımızdan uzaklaştığında geçmişin deneyimleri ve gelecek tahayyülleri ile şimdiyi oluştururuz. Bilinç ile kurulan hayaller ve hatırlanan deneyimler her birimizi birer Nemesis tanrıçasına dönüştürür ve hayallerimizin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine bizi inandırır. Bu yüzden geleceğimizi yaratan uğur tanrısı ve tanrıçası bizzat zihnimizdir. Kimse bir başkasının geleceğini okuyamaz, bilemez, öngöremez. Fal, büyü ve hatta astroloji arkadaş toplantılarında eğlence amaçlı ve birbirine moral verdiği sürece hayatın zenginliğidir. Ciddiye almamız gereken başkasının sözleri değil, tam tersi hayallerimizin ve arzularımızın ulaşılabilir olduğuna dair kendimize olan tam inancımızdır.



Canan, Sevişgenler Serisi, Kerem ile Aslı, 2019.


Sevişgenler (Aşıklar) Serisi ise tüm bu muhabbet ve olumlu kehanetler, hayaller sonunda saadetin karşılığıdır. Muhabbetle, ortak kurulan hayallerle, huzurun, şevkatin, merhametin, arzunun ve hatta şehvetin karşı konulmaz, büyük bir özlem ve hasretle tüm hayatımız boyunca aradığımız aşkın tam karşılığıdır. Sergide yer alan sevişgenler serisi her biri cenneti andıran doğa tasviri içinde birbirine aşık, kuytu köşelerde arzu, şehvet, şevkat ve merhametle sevdiceğiyle sarılan, öpüşen koklaşan çiftlerden oluşur. Cennet tasviri bir bakıma imajinasyon dünyamızda ait olduğumuz yeryüzünün, çiçek ve hayvanlarla bezenmiş doğa tasviridir. Cennet bizim için yeryüzüdür, üzerine bastığımız topraklardır. Öldükten sonra değil, tam tersi soluk aldığımız, etimiz kemiğimiz ve sevdiceğimizle saadet içinde yaşadığımız yerdir.


04 Eylül - 03 Kasımları arasında devam edecek bu sergiyi kaçırmayın :)




Kaynak: https://www.artkolik.net