İzleyiciler

14 Aralık 2014 Pazar

Ölmeden önce izlenmesi gereken Ressam Filmleri =)

"Picasso'nun Sırları (1956)" Picasso'nun üslubunu canlı izleyebileceğiniz belgesel tadında bir film

IMDb: 7.8



"Ölmeyen İnsanlar (1956)" Ünlü ressam Van Gogh'un gençliği, ailesiyle ilişkileri, kardeşi Theo ile mektuplar aracılığıyla süren beraberliği, dostu Gogen ile geçirdiği fırtınalı yıllarını konu alan ve Anthony Quinn'in Oscar aldığı film 4 dalda da bu ödüle aday olmuştu

IMDb: 7.4



"Edvard Munch (1974)" Norveçli ekpresyonist ressam Edvard Munch'ın sanat yaşamını ve hayatını konu alan bir film

IMDb: 8.4



"Picasso (1985)" Picasso ve eserleri üzerine çekilmiş bir belgesel

IMDb: 7.9



"Caravaggio (1986)" Derek Jarman 17. yüzyıl ressamlarından Merisi da Caravaggio'ya ithafen yazıp yönettiği bu film ressamın yaşamını, sanat tutkusunu resimleri üzerinden inceleniyor

IMDb: 6.7



"Van Gogh (1991)" Ünlü ressam Van Gogh'un dramatik hayatını konu alan bir film


IMDb: 7.4




"Picasso ile Yaşamak (1996)" Picasso'nın François Gilot'la olan ilişkileri ve dahi sanatçının yaratıcılık, sadakatsizlik, delilik arasında bocalamasını anlatıyor

IMDb: 6.3



"Basquiat (1996)" Grafitti sanatçısı ve yeni dışa vurumcu ressam olan Jean Michel Basquiat adlı sanatçının, Andy Warhol tarafından keşfedilmesiyle birlikte göz kamaştırıcı yükselişini anlatan biyografik bir film 

IMDb: 6.9



"Rembrandt (1999)" Ünlü ressam Rembrandt'ı konu alan bir yapıt

IMDb: 6.2



"Pullock (2000)" Ressam Jackson Pollock'un hayatını ve sanat yaşamını içeren biyografik bir film

IMDb: 7.0



"Frida (2002)" Meksikalı Sürrealist ressam Frida Kahlo'nun sanatını konu alan 2 oscarlı biyografi içerikli bir film

IMDb: 7.4



"İnci Küpeli Kız  (2003)" Amerikalı yazar Tracy Chevalier'in romanından uyarlanan yapım,  Vermeer'le Griet'in sıradışı aşkının tabloya aktarılmasının hikayesini anlatıyor

IMDb: 7.0



"Modigliani (2004)" Çizdiği resimlerin gözlerini boş bırakarak imzasını atan, rakiplerinin aksine resimlerinin satılmasını umursamayan ve zamanın zengin ressamlarının aksine beş parasız yaşayan ressamın hikayesini anlatan bir film

 IMDb: 7.4



"Goya'nın Hayaletleri  (2006)" 1972 İspanya Katolik kilisesinin en güçlü olduğu dönemde ülkenin en ünlü ressamı Goya ve modeli arasındaki hikayeyi anlatıyor


IMDb: 6.9




"Klimpt (2006)" Görüntüleriyle de müziğiyle de sinemaya özgü görkemli bir alegori Yönetmen Raoul Ruiz'in sıra dışı, tartışmalara konu olan ressam Klimpt'e saygı duruşu niteliğindeki bu film, 19. yüzyıl sonunun özgün tarihsel zeminini büyük canlılıkla perdeye taşıyor.
IMDb: 5.0



"Edie (2006)" Sanat dünyasının gelmiş geçmiş en tartışmalı isimlerinden biri olan Andy Warhol, 'Filmlerimi ve resimlerimi üstüste koyun işte Andy Warhol karşınızda' der röportajlarından birinde... Bu film de Andy Warhol'un hayatından kesitler sunuyor

IMDb: 6.4



"Gece Bekçisi (2007)" Film, 1642'yi Rembrandt van Rijn'in hayatının dönüm noktası yapan, onu varlıklı ve ünlü bir sanatçıyken gözden düşmüş yoksul birine dönüştüren, ressamı hem o yapan hem de mahvına sebep olan "Gece Bekçisi" tablosundaki hain suikast komplosu, meşhur Hollandalı ressam ve kadınlarını anlatıyor 

IMDb: 6.5



"Rembrandt (2008)" Film, Rembrandt'ın hem dedektif, hem suçlayan, hem savcı, hem de hakim rolünü üstlendiği bir çeşit olay yeri incelemesini anlatıyor

IMDb: 7.1



"Değirmen ve Haç (2011)" Filmin konusu ve mekanı Flaman üstad Pieter Brueghel'in İsa'nın çarmıha gerilişini ve İspanyol işgali altındaki Felemenkleri betimleyen 1564 tarihli "Çarmıha Gidiş" adlı yapıtı

IMDb: 6.9



"Renoir (2012)" Yaralı asker ile usta ressam babası, kızıl saçlı bir esin perisi yüzünden birbiriyle çatıştığında ya sonuç trajedi olacak ya da yeni bir sanatçı doğacakır. 2012 Cannes Film Festivali'nin kapanış filmi, ressam Pierre-Auguste Renoir ile müstakbel film yapımcısı oğlu Jean Renoir'ın öyküsünü anlatıyor

IMDb: 6.5




Kaynak:http://www.filimadami.com


13 Aralık 2014 Cumartesi

Altın Oran Nedir?

Altın oran aslında günlük hayatımızda birçok şeyde karşımıza çıkan ama belki bilmediğimiz, belki farkına varmadığımız bir ölçüdür. Bu yazımda 'Altın oranın' nerelerde karşımıza çıktığını birazcık açıklayalım, bir sonraki konuda derinlemesine irdeleyeceğiz. Keyifli okumalar..:)

Leonardo Da Vinci - Vitruvius Adamı

Altın oran, doğada sayısız canlı veya cansız varlıkların şekillerinde veya yapısında bulunan özel bir değerdir. Doğada bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, yüzyıllarca sanat ve mimaride uygulanmış, uyum açısından en yetkin boyutları verdiği sanılan geometrik ve sayısal bir oran bağıntısıdır. Doğada en belirgin örneklerine insan vücudunda, denizkabuklularında ve ağaç dallarında rastlanır. Platon'a göre kozmik fiziğin anahtarı bu orandır. altın oranı bir dikdörtgenin boyunun enine olan "en estetik" oranı olarak tanımlayanlar da vardır.



Eski Mısırlılar ve Yunanlılar tarafından keşfedilmiş, mimaride ve sanatta kullanılmıştır. Altın Oran; CB / AC = ab / CB = 1.618; bu oranın değeri her ölçü için 1.618 dir.




Bir DOĞRU parçasının (AB) Altın Oran'a uygun biçimde iki parçaya bölünmesi gerektiğinde, bu doğru öyle bir noktadan (C) bölünmelidir ki; küçük parçanın (AC) büyük parçaya (CB) oranı, büyük parçanın (CB) bütün doğruya (AB) oranına eşit olsun.


Altın Oran, pi gibi irrasyonel bir sayıdır ve ondalık sistemde yazılışı; 1.618033988749894...'tür. (noktadan sonraki ilk 15 basamak)

Altın Oranın ifade edilmesi için kullanılan sembol, Fi' dir.


Plastik ve estetik cerrahinin hızla gelişmesiyle birlikte özellikle kadınlar arasında kullanılan bir deyim haline gelmiştir. Yüzde, alın, kaşlar, burun, yanaklar, dudaklar ve çene arasındaki uzaklık ve açıların oranının mükemmliğini anlatmak için bu deyim kullanılır. 




Kaynak: http://altinoran.nedir.com

12 Aralık 2014 Cuma

Türk üstadlardan 'İbrahim ÇALLI'

14 kuşağı ressamlarından İbrahim Çallı, Türk resim sanatının mihenk taşı olmuş, birçok önemli Türk ressamı onun atölyesinden yetişmiştir.


İbrahim Çallı, 13 Temmuz 1882’de, Denizli'nin Çal kasabasında doğdu. Çal’da rüştiyeyi, İzmir’de de Mülki İdadisi’ni bitiren Çallı'yı ailesi hayatını kazanması için İstanbul'a gönderdi. Ama Çallı'nın içinde çocukluğundan beri resim tutkusu vardı. Ailesinin isteği dışında böylece resim yapmaya başladı. İstanbul'da kaldığı handaki Vefa idadisi öğrencilerinin resim dersleri aldıklarını duyunca, o da onların arasına katıldı. Ancak İstanbul'da maddi olarak sıkıntı içindeydi. Bu yüzden ‘Arzuhalcilik’ daha sonra ise ‘Katiplik’ gibi çeşitli işlerde çalıştı. 

Çarşıkapı’da resim yapan Ermeni asıllı bir ressamla tanışması ve ondan kurs alması da bu dönemlere rastlamaktadır. Bir rivayete göre; Şeker Ahmet Paşa’nın önerisi ile bir başka rivayete göre de Ermeni ressamın yanına gelen bir ressamın tavsiyesiyle, Sanayi-i Nefise Mektebi’ne kaydoldu. Burada klasik tarzda bir eğitim aldı. Ancak, Meşrutiyet çağının bir genci olarak, atılımcı kişiliğini genç arkadaşlarıyla birlikte oluşturduğu Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin etkinlikleriyle ifade eden sanatçı, yenilikçi kişiliğini kısa sürede farklı bir resim diline ulaştıracaktı. Köy kökenli bir ressam olmasıyla da, saraylı ailelerin ressam çocuklarından sonra Türk resmi için bir yenilikti. 

Çallı bir yandan katiplik yaparken bir yandan da akademideki öğrenimini üç yıl gibi kısa bir sürede tamamladı. 1914 yılında ise 'Çıplak Adam' ve 'Harekat Ordusunun Muhafız Alayı'ndan Maksut Çavuş' adlı tablolarıyla Maarif Vekaleti'inn düzenlediği yarışmada birinci olarak Fransa'da öğrenim bursu kazandı. Böylece Fransa'ya gönderilen Çallı, Paris Güzel Sanatlar Okulu'nda Fernand Cormon'un atölyesinde çalıştı. Burada hocasının ve devrin sanat yapıtlarındaki izlenimci üslubundan çok etkilendi. Bu dönemde, izlenimcilik Paris’te müzelere girmiş, sanat kamuoyunda benimsenmiş bir akımdı. Avrupalı genç ressamlar gibi burada öğrenim gören Türk ressamları da izlenimciliğe ilgi duymaya başlamışlardı. 

Dört yıl sonra Birinci Dünya Savaşı'nın da yaklaşmasıyla yurda dönen Çallı, Şişli’de açılan Harbiye Nezareti atölyesinde çalışmaya başladı. Müttefik ülkelere Türk toplumunun değişen yüzünü sanat yoluyla aktarmak amacıyla gerçekleştirilen bu etkinlik sırasında birçok sanatçı, Şişli’deki ahşap bir atölya birçok sanatçı, Şişli’deki ahşap bir atölyede gece gündüz savaş konulu resimler üretmişler ve bunlar daha sonra Viyana ve İstanbul’da sergilenmişlerdi.Serginin 1917 yılındaki İstanbul ayağında, Sanayii Nefise Madalyası kazanan ressam, sergiye ''Boğalı Kadın'', ''Topçu Mevzi Alırken'', ''Yaralı'', ''Siperde Sabah'', ''Çadır Önünde'' adlı resimleriyle katıldı. 

Birinci Dünya Savaşı'nın patlak verdiği yıllarda, Sanayi-i Nefise Mektebi'ne öğretmen olarak atandı. Fransız izlenimciliğini Türk resmine taşıdığı gibi bambaşka bir yol çizerek Türk resmini klasik öğretilerin sınırlarından çıkarıp yeni bir doğa ve figür anlayışı getirdi. O zamana kadar fotoğraftan yapılan manzara resimleri ve natürmortlar, Çallı'yla birlikte doğanın karşısına geçilerek yapılmaya başlandı. Türk resminde üsluba getirdiği yenilik dışında sanat anlayışına ve sanatçı hayatına da yeni bir bakış açısı getirmiştir. 1947 yılında emekli olan Çallı, 22 Mayıs 1960 yılında mide kanaması sonucu vefat etti. 

Eserlerinden bazıları: Cami Avlusu, Mevleviler, Dikiş Diken Kadın, Hatay, İstiklâl Savaşında Zeybekler, Türk Topçularının Mevzie Girişi, Nü, Balıkçı Kayığı, Çayır ve Keçiler, Manolyalar, Atatürk, İsmet İnönü ve Yahya Kemal Beyatlı portreleridir.


ESERLERİ


Cami avlusu



Mevleviler




Atatürk




Manolyalar




Zeybekler






Kağıttan 3 Boyutlu Büstler

Yaratıcılık yine sınır tanımamış, bu kağıt büstler görülmeye değer.. :)



















Kaynak: http://www.formistan.com







6 Aralık 2014 Cumartesi

Anamorfoz ya da Anamorphic (anamorfik) Nedir?

Görme duyusuyla algılanamayan, belirli bir biçime sahip değilmiş gibi görünen çizim, fotoğraf veya nesnelerin özel bir bakış açısından algılanabilir olması anlamına gelir. Anamorphic tasarım, ancak belirli bir bakış açısından algılanabilir ve simgesel düzende bir yere oturtulabilir.

Yunancadan gelen anamorphic kelimesi “yeniden form” vermek anlamına gelir.

Anamorphic kelimesi sanatçılar tarafından dilimizde ‘anamorfoz’ olarak geçmiş olsa da Türk Dil Kurumu daha bu kelimeyi Türkçemiz içine eklememiştir. Anamorfoz görsel sanatlarda, bir resmin belirli bir noktadan bakıldığında normal, başka bir noktadan bakıldığında ise çarpık ve bozuk halde görülen bir perspektif tekniğidir.

Baktığınızda anlamsız gözüken anamorfoz tekniği ile yapılmış tasarımı incelerken doğru bakış açısını bulduğunuzda resmin içinde saklı detayı yakalayabiliyorsunuz. Bazı anamorfoz tasarımlarda resim eğik yüzeyli bir aynaya tutulursa, çarpıklık ortadan kalkar ve normal görüntü elde edilir.
Anamorfoz un çok kısa tarihi

Erken Rönesans döneminde, Avrupalı sanatçılar, perspektife hâkim olmaya başlar ve anamorfoz sanatının en basit türü tarafından büyülenirler.

16ıncı, 17inci ve 18inci yüzyılların anamorfozun altın çağıydı. Tehlikeli siyasal ifadeler, kâfirlerle ilgili fikirler ve hatta erotik şekilleri gizlemenin ideal bir yolunu sağladı.
Anamorfoz silindiri

Bir çeşit yanılsama yöntemidir. Resmin merkezine silindir bir ayna yerleştirip bakıldığında, ayna üzerinde çıkan değişik resme anamorfoz silindiri denir. Yansıtıcı koninin ve yansıtıcı silindirin kullanıldığı anamorfoz ilk olarak 17inci yüzyılda yaratıldı. Bu teknik 17inci ve 18inci yüzyıllar esnasında doğu’da da popüler oldu.

Leonardo da Vinci

Anamorphic perspektifiyle ilk olarak deney yapan Leonardo da Vinci’dir. Onun 1485’te yaptığı bir göz, anamorphic çizimi ile perspektifin bu geometrisine en erken katkıda bulunanların biriydi.



Hans Holbein

İlk anamorfoz resimler Leonardo Da Vinci tarafindan yapilmis, ama klasikler arasinda en ünlüsü 1533 tarihli Holbein’in 1533) tablosudur. Holbein’ın. bu tabloda iki sefirin önünde, yerde duran ve anlamsız bir döşeme deseniymiş gibi görünen şey, tabloya yandan ve hafifçe başınızı yana eğerek (“yamuk”) baktığınızda, bir kafatası olarak algılanır.”







Bugünlerde anamorfoz sanatı, Stván Orosz, Kelly M. Houle, Julian Beever ve Felice Varini ile yeniden yükselmiş oldu.



Julian Beever

İngiliz kaldırım ressamıdır. İngiltere, Fransa, Almanya, ABD, Avustralya ve Belçika’da kaldırımlar üzerinde yaptığı çalışmalarıyla ünlüdür. Çizimlerine şaşırtıcı bir üç boyutlu göz yanılması katmaktadır. resimlerine belirli bir açıdan bakıldığında üç boyutlu görünüm sergiliyor ve ortaya çok güzel bir görüntü çıkıyor… anamorphose tipi resim yapmakla ünlü bir sanatkardır. Kaldırımlar üzerinde çalışmaktadır. Resimlerine sadece belli bir açıdan bakıldığında 3 boyutlu olarak gözükür. Yanlış açıdan bakıldığında ise hiç bir manası olmayan saçma sapan resimler ortaya çıkar. Beever yaptığı resimlerle bir anamorfoz oluşturuyor yani çizimlere doğru açıdan bakıldığı zaman karşınıza realistik bir 3D görünümü çıkıyor.






Kurt Wenner

Bu ressamin sokak resimleri Julian Beever’a gore daha sanatsal. Eserleri daha goze hitab eden cinsten.




Istvan Orovitz

Yaptığı resmin merkezine dış tarafı ayna olan bir silindir yerleştirilip bakıldığında, ayna üzerinde bambaşka bir resim çıkıyor.






Burada, Orovitz, üç ayrı açıdan görülebilen merdivenin gerçek üç boyutlu bir takımını kullandı. İlk iki açısı, tamamen çarpıtılan olan merdiveni çıkıyor olan bir figürü gösterir.












Kaynak: http://www.hayatagaci.biz.tr