İzleyiciler

18 Eylül 2016 Pazar

RESİM SANATINI SEVDİREN FİLMLER =)

Ben filmlerin insanlar üzerinde etkisi olduğuna inananlardanım, tabi öyle bir topluluk varsa..:) İzlediğimiz her film bize birşey katar, mutlaka içinden birşeyler öğreniriz diye düşünüyorum. Bazen izlediklerimizden o kadar etkileniriz ki oradaki karakterlerde ya kendimizi bulur ya da onlara hayran oluruz. Gözyaşlarıyla, coşkuyla izlediklerimizde olur, kahkahalar, yeni kararlarla bitirdiklerimizde.. Yani kısacası bence filmler hayatımızda iz bırakır.




    YERDEKİ YILDIZLAR


IMDb: 8.5

"Her Çocuk Özeldir" diye çevrilen, orjinal adı "Taare Zameen Par" olan film Aamir Khan'ın en iyi yönetmen ve filminde en iyi film ödülünü aldığı benim de çok sevdiğim başarılı bir film (2007)





BIG EYES (Büyük Gözler) 


IMDb: 7.0

1950’li yıllarda çizdiği kendine has iri gözlü çocuk tablolarıyla tanınan Amerikalı ressam Margaret Keane’in, eşi Walter Keane ile yaşadığı güç mücadelesini beyazperdeye taşıyan film, Keane çiftinin aralarındaki iktidar gerginliğini konu alan biyografik bir uyarlama. Karısının göze çarpan yeteneğini ve ortaya koymuş olduğu orijinal eserleri satış stratejisi adına sahiplenen Walter Keane, para ve şöhreti yakaladıktan sonra eşi Margaret'ı gölgede bırakır. Yaptığı tabloların birisi için bile "Benim tablom!" diyemeyen Margaret, kocasının baskına karşı çetin bir savaş verecektir. 
Tim Burton' ‘Ed Wood’dan sonraki en kişisel filmi” olarak yorumlanan filmin başrollerini Amy Adams ve Christopher Waltz paylaşırken, senaryo Scott Alexander ve Larry Karaszewski'ye ait. Filmin müziklerinde Danny Elfman imzası var.




ARTEMISIA


IMDb: 6.8

Dünyanın bilinen ilk kadın resim sanatçılarından biri olan Artemisia Gentileschi’nin gençlik dönemi… Artemisia, aynı sanata gönül vermiş olan babası tarafından resim sanatına doğru yönlendirilmektedir. Yaşadığı dönemde yasak olarak addedilmesine rağmen kendi ilgi alanları dâhilinde olan erkek anatomisi, Artemisia’yı cinselliğe yöneltmektedir. Artemisia’nın eğitimini üstlenen Agostina Tassi, masum olmasına rağmen Artemisia’ya tecavüz etmekle suçlanmaktadır. Açılan dava bütün bu isimlerin ülkede bilinmesine yol açacaktır. Artemisia, masum olan Agostina’yı korumak konusunda fazlasıyla kararlıdır. Agnes Milles’in ikinci uzun metrajlı filmi olan Artemisia’nın, ‘En İyi Yabancı Film’ dalında bir de Altın Küre adaylığı bulunuyor.




JEROME'UN PLANI


IMDb: 6.3

Jerome genç bir sanatçı adayı. Gözünü biraz yukarılara dikmiş. Dünyanın en iyi sanatçısı olmak istiyor. Eğitimli bir sanatçı olmaya karar veriyor ve alanında son derece önemli bir okula kayıt yaptırıyor. Fakat zamanla farkediyor ki, kendisinde bir tutukluk var ve sanat dünyasında yükselmek o kadar da kolay olmayacak. Hedefi için başka bir yol düşünmeye başlıyor. Ve bir gün aniden cinayet suçlamasıyla tutuklanıyor. Çizgi roman dünyasının cool ismi Daniel Clowes’un Eightball serisinden uyarlanan filmin bir sürprizi de Amarika’da yaşayan Türk oyuncu Osman Soykut’un da kadroda bulunması.




MUTLULUĞA BOYA BENİ


IMDb: 7.3

Le Point dergisinin “Yılın en yaratıcı ve şiirsel Fransız filmlerinden biri” diye nitelediği Mutluluğa Boya Beni, büyükler kadar çocuklara da hitap eden bir canlandırma. Bitmemiş bir resim üzerindeki bir şato ve çiçeklerle dolu bir bahçedeyiz. Bu tabloda resmedilip renklendirilmiş Toupin’ler gücü ele geçirmiştir. Toupin’ler, çizimleri yarım kalan Pafini’leri devre dışı bırakmış ve yalnızca taslak halindeki Reuf’ları da esir almışlardır. Şimdi Ramo, Lola ve Plume düzeni yeniden sağlamak ve arkadaşlarını kurtarmak için ressamı bulmak üzere yollara düşecek, bir dolu macera yaşayacak, şatodan ve çiçekli bahçeden geçecek, hatta başka resimlere gideceklerdir.




MUMBAI GÜNLÜKLERİ


IMDb: 7.2

Mumbai'de farklı yaşam ve geçmişleri olan şans eseri hayatlarının kesiştiği 4 kişinin hikayesi olan bir film... Arun Yalnız bir ressam... Shai bankacı ve tutkulu bir fotoğrafçı... Munna aktör olmayı arzulayan bir çamaşırcı... Yasmin yeni evli kardeşi için video çeken bir karakter... Film Yasmin'in kardeşine yeni geldiği Mumbai'yi videoya alarak anlatması üzerine başlayıp, Ressam Arun'un yeni evine taşındıktan sonra da dolapta bulduğu üç video kaseti üzerine devam eden film.





ÇIKIŞLAR HEDİYELİK EŞYA DÜKKANINDAN


IMDb: 8.0

Dünyanın ilk sokak sanatı felaket filmi, 'dünyanın en önemli sokak sanatı filminin nasıl hiç yapılamadığının inanılmaz ve gerçek hikayesini anlatıyor. Bu eğlenceli ve tuhaf film, çağdaş sanat dünyasının, sokak sanatının ve belgesel yapımının iç yüzünü açığa çıkarıyor. Her şey, bugüne kadar kimliğini gizlemiş ancak Bristol ve West Bank’teki stencil adı verilen duvar baskılarıyla meşhur olan sokak sanatçısı Banksy ile başlıyor.




BAY TURNER


IMDb: 6.8

Manzara ve doğa olaylarını resmettiği yağlıboya ve suluboya tablolarıyla tanınan, Romantizm akımının en önde gelen sanatçılarından biri olarak kabul edilen, aynı zamanda Empresyonizm akımının da öncülerinden olan İngiliz ressam J.M.W. Turner'ın hayatı ilk defa bu kadar detaylı bir biçimde beyazperdeye taşınıyor! Yaşadığı dönemde, hayatı en çok merak edilen sanatçılardan biri olan 19. yüzyılın en sevilen ressamlarından biri olan Turner'ın yapmış olduğu seyahatleri, sanatının içeriğini, sosyal çevresini ve aşk hayatını perdeye taşıyan film; ünlü ressamın hayatının son 25 yılını konu alıyor. Londra'da dönemin sanat dünyasını da gözler önüne seren film, Turner'ın yaşlı babası, birlikte yaşadığı hizmetçisi, metresi ve iki yetişkin kızı ile olan ilişkisini ön plana alıyor.
İngiliz yönetmen Mike Leigh'in senaryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı filmin başrollerini Timothy Spall, Roger Ashton-Griffiths ve Tom Wlaschiha paylaşıyor.




SOL AYAĞIM


IMDb: 7.9

Sol Ayağım (My Left Foot: The Story of Christy Brown), 1989 yapımı sinema filmidir. Doğuştan beyin felçli doğduğu için sadece sol ayağını kullanabilen İrlandalı yazar Christy Brown'un aynı adı taşıyan kitabından uyarlanmış gerçek bir yaşam öyküsüdür. Filmde Christy Brown’u canlandıran Daniel Day-Lewis 1989 yılında, bu filmdeki performansıyla en iyi erkek oyuncu dalında Oscar kazanmıştır. Brenda Fricker ise bu filmdeki performansıyla en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar’ını kazanmıştır. Ayrıca film en iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi senaryo dalında da Oscar'a aday gösterilmiştir.






SERAPHINE


IMDb: 7.4

Martin Provost’un yönetmenliğini yaptığı Séraphine, ressam Séraphine Luise’nin nam-ı diğer Senlis’li Séraphin’in , trajik hayat hikâyesini gerçekçi ve sanatçının ruhuna uygun bir yaklaşımla anlatan bir film. 1905 yılında 41 yaşında sade bir yaşantısı olan ve hayatını temizlik yaparak kazanan Seraphine, ona resim yapmasını söyleyen (koruyucu meleğini) dinleyip kendi kendine resim yapmaya başlar ve eline geçen az bir paranın hepsini resim yapabilmek için harcar. Gündüzleri çalışıp geceler boyu parlak renkli, naif doğa desenleri yaratır.




ANDREI RUBLEV


IMDb: 8.4

15. yüzyılda Tatarların saldırıları altında inleyen Rusya’dayız. Andrei Rublev hem bir keşiş hem de ikona ressamıdır. Barbarlık, şiddet ve kana kontrast olarak doğanın mucizevi güzelliği ve inanç Rublev’in beslendiği kaynaktır. Ne var ki bir köylü kızını tecavüzden kurtarmak için bir adamı öldürmek zorunda kaldığında hayatı ve Tanrı inancını yeniden sorgular. Yaratıcılık ateşinin, konuşmama ve resim yapmama yemini eden Rublev’in içinde yeniden yanmaya başlaması için toy bir delikanlının dev bir çanı imal etmesini seyretmesi gerekecektir. Bu aslında sanatçı keşişin eserlerine gerçek rengin ve hayatın da gelmesinin işaretidir.




MONTPARNASSE 19


IMDb: 7.5

Konusu 1919 yılında Paris'te geçen film, ünlü İtalyan ressam Modigliani'nin ölümünden önceki son yılını anlatır. Hayattayken anlaşılmayan ve tabloları hiç satmayan bu ressam alkol ve uyuşturucu dolu günlerin arkasından daha 35 yaşındayken yoksulluk içinde tüberküloz menejitinden ölmüştü. Filmde sanatçının aşırı alkol tüketmesine gönderme yaparak bir eleştirmen şöyle demiştir: "Montparnasse 19'da betimlendiği şekliyle Modigliani'nin yanında Van Gogh Pat Boone gibi kalır" (Bir ara gospel müziği de yapan Amerikalı Pat Boone, dindar ve tutucu bir şarkıcı olarak tanınmıştır. Van Gogh da Modigliani gibi alkole düşkündü)





Kaynak: www.beyazperde.com, www.imdb.com

4 Eylül 2016 Pazar

PICASSO VE RESİMLERİ

ODTÜ İşletme bölümünün çok bilge, hem en sevilen hem en nefret edilen profesörü Muhan Hocanin Strateji Yönetimi dersinin ilk sınıfı öğretim üyeleri tarafından bile katılımıyla geçer ki her senesi ayrı ilginçtir. Derslerinden birinden bir anekdot:

Muhan Soysal tepegöze bir Picasso resmi koyar. Herkes bakar bakar ama tarzı zaten kübik olan sürrealist resimde sanatla fazla ilgilenmeyenlerin anlayabileceği cok az şey vardır. Bozuk perspektifli bir oda, sarı uzun saçlı yaratığa benzeyen birşey. Etrafında başka yaratıklar, yerde yine bir yaratık ve arkadaki şekli bozuk içi parlak dikdörtgenin içinde başka bişeyler daha.



5-10 dakka hiç birşey söylemeden sınıfı izleyen hoca, birazdan Picasso'nun resmini alıp Diego Velazquez'in 1656 yılında yaptığı Las Meninas (Nedimeler) isimli resmini koyar. Bu resimde sandalyenin üzerinde oturan sarı uzun saçlı bir aristokrat kızının etrafindaki nedimeleri onun saçını tararken yerde köpeği yatmaktadır. Ve babası arkasından ışık sızan kapıdan kızını izlemektedir. 



Ancak ikinci resmi görünce Picasso'nun 1957 yılında yapmış olduğu resimdeki öğelerin ne olduğunu ve bu resmin Valezquez'in Las Meninas tablosuna gönderme olarak yapılmış oldugunu farkeder tüm sınıf. Ve Muhan Soysal hiç unutamayacağımız dersini verir: 

"Hayatta hiç birşey Valezquez'in resmi kadar belirgin ve net değildir. İş hayatı gerçekleri size Picasso'nun resmindeki gibi şekil değiştirmiş olarak gösterir. Picasso'nun resmine bakıp, Valezquez'in resmini görebilenleriniz başarılı olacak, diğerleri kübik şekillere bakıp yanlış anlamlar çıkarmaktan gerçekleri hiç göremeyecek."





Kaynak: www.hayatimdegisti.com