İzleyiciler

21 Eylül 2015 Pazartesi

14. İSTANBUL BİANELİ "TUZLU SU"

Türkiye'deki sanatın merkezi İstanbul, yine bir bienale ev sahipliği yapıyor. 5 Eylül - 1 Kasım 2015 tarihleri arasında şehrin farklı yerlerinde bienalden görüntülerle karşılaşacaksınız. "Tuzlu Su" hakkında daha fazla bilgi için buyrun... :)


14. İstanbul Bienali’nde, Afrika, Asya, Avustralya, Avrupa, Ortadoğu, Latin Amerika ve Kuzey Amerika'dan 80’in üzerinde katılımcının çalışmaları Boğaz’ın Avrupa ve Anadolu yakasında bulunan 30’dan fazla mekânda gezilebilecek. TUZLU SU, müzelerin yanı sıra tekneler, oteller, eski bankalar, otoparklar, bahçeler, okullar, dükkânlar ve özel konutlar gibi kara ve su üzerindeki geçici yerleşim alanlarına yayılacak.

Carolyn Christov-Bakargiev 14. İstanbul Bienali’ni şöyle anlatıyor: “Tuzlu su dünyada en sık rastlanan maddelerden biri. Vücudumuzdaki sodyum da sinir sistemimizi oluşturan en önemli içerenlerden, bir anlamda hayati önem taşıyan bir sistemi çalıştırarak insanları hayatta tutuyor. Tuzlu su aynı zamanda dijital çağın en yıpratıcı maddelerinden biri. Akıllı telefonunuzu tatlı suya düşürürseniz onu kuruttuktan sonra büyük olasılıkla tekrar çalışacaktır, fakat tuzlu suya düşerse, kimyasal değişimler telefonun bozulmasına yol açabilir. 14. İstanbul Bienali’ni ziyaret ettiğinizde tuzlu suyun üstünde epey zaman geçireceksiniz. Mekânlar arasında, özellikle de vapurlarla yapılacak seyahatlerle, ziyaretçilerin sanatı deneyimleme süreleri yavaşlayacak. Bu da çok sağlıklı, çünkü tuzlu su solunum problemleriyle pek çok başka hastalığın iyileşmesine yardımcı olduğu gibi sinirleri de yatıştırıyor.

Sergi, Karadeniz’deki Rumelifeneri’nden Yunan mitolojisinde Altın Post’u arayan İason önderliğindeki Argonotlar’ın geçtiği, sekiz bin beş yüz yıl önce bir su kanalı olarak açılmış dar ve kavisli bir fay hattı olan İstanbul Boğazı’na, oradan da Akdeniz’e doğru, Bizans İmparatorluğu’nun düşmanlarını sürgün ettiği ve Troçki’nin 1929’dan 1933 yılına kadar yaşadığı Büyükada’ya uzanacak.

Bienalde, bazıları çok küçük olmak üzere sergilenecek 1.500’ün üzerinde eserin arasında ellinin üzerinde sanatçının yeni işlerinin yanı sıra denizbilimi tarihi, çevre çalışmaları, sualtı arkeolojisi, Art Nouveau, nörobilim, fizik, matematik ve teosofi tarihinden de yapıtlar yer alıyor. Tarihsel açıdan projeler, nöronu keşfederek 1906’da Nobel Ödülü’nü kazanan Santiago Ramón y Cajal’ın 1870 yılına ait çizimlerinden, Annie Besant ve Charles Leadbeater’ın çığır açan soyut ‘Düşünce Biçimleri’ne (1901-1905), Aslı Çavuşoğlu’nun çok eski ve artık kaybolmuş bir Ermeni tekniğini yeniden yaratarak bir böcekten kırmızı boya elde ettiği yeni projesinden Troçki’nin Türkiye’de geçirdiği dönemden esinlenen William Kentridge’in çok kanallı yeni enstalasyonuna kadar uzanacak.” 

Carolyn Christov-Bakargiev’in bienali işbirliği içerisinde şekillendirdiği isimler arasında Anna Boghiguian, Aslı Çavuşoğlu, Cevdet Erek, Pierre Huyghe, Emre Hüner, William Kentridge, Marcos Lutyens, Chus Martínez, Füsun Onur, Emin Özsoy, Griselda Pollock, Michael Rakowitz, Vilayanur S. Ramachandran, Arlette Quynh-Anh Tran ve Elvan Zabunyan yer alıyor. Orhan Pamuk ise 14. İstanbul Bienali’nin Uluslararası Dostları ve Hamileri başlıklı destek programının onursal başkanlığını üstleniyor.

İstanbul Bienali’nin Danışma Kurulu’nda Adriano Pedrosa, Başak Şenova, İnci Eviner, Iwona Blazwick ve Ute Meta Bauer yer alıyor.

İKSV tarafından Koç Holding sponsorluğunda düzenlenen İstanbul Bienali, geçen bienalde olduğu gibi bu sene de kapılarını ücretsiz olarak açacak. Bienal mekânları arasında sadece Masumiyet Müzesi’nin girişi ücretli olacak. Bienale aralarında DAI Dilijan Sanat Girişimi - IDeA Vakfı, SAHA – Çağdaş Sanatı Destekleme Girişimi, Avustralya Sanat Konseyi, Mathaf: Modern Sanat Müzesi (Katar Müzeleri), Acción Cultural Española (AC/E), Mondriaan Fonu, Kanada Konseyi, British Council, Henry Moore Vakfı, Culture.pl,İstanbul İtalyan Kültür Merkezi, Fransız Kültür Merkezi, Norveç Güncel Sanat Merkezi (OCA), Norveç Sanat Konseyi, Fondazione Sandretto re Rebaudengo, Schering Stiftung, Fiorucci Art Trust, Schwarz Vakfı, Dena Çağdaş Sanat Vakfı, Outset Güncel Sanat Fonu ve Kadist Sanat Vakfı’nın da yer aldığı kurum, kuruluş, uluslararası fon sağlayıcı ve fon kuruluşları da destek veriyor.

TUZLU SUDA NASIL GEZİLİR?

Sanatseverlerin en az üç günde gezebileceği 14. İstanbul Bienali’nde, İstanbul Modern, ARTER, Özel İtalyan Lisesi ve Galata Özel Rum İlköğretim Okulu gibi mekânlar karma sergiye ev sahipliği yaparken, diğer tüm mekânlarda tek sanatçı ya da sanatçı topluluklarının işleri görülebilecek.




Kaynak: http://bienal.iksv.org/tr/arsiv/haberarsivi/p/1/1159

2 Eylül 2015 Çarşamba

RESTORASYONU YANLIŞ ANLAMAK!

Sosyal medyadaki eleştirilerden sonra bu yazımda restorasyon konusu hatta artık probleme dönüşen restorasyon çalışmalarını ele almak istiyorum. Ülke olarak restorasyonu yanlış anladığımızı düşünüyorum. Kendi doğup büyüdüğüm yerde de karşılaştığım sonuçlardan yola çıkarak ülkemizin taşınamaz tarihi eserlerini elimizle mahvettiğimizi düşünüyorum. Restore etmek yıkıp yeniden yapmak ya da orjinalinden tamamen uzaklaşmak, bozmak değildir, eski yapıyı, tarihimizi, sanat eserlerimizi, korumak ve gelecek nesillere aktarmak adına yapılan çalışmalardır. Ancak pek başarılı sonuçlarla karşılaştığımız söylenemez. Bu konuda haberleri okudukça ve gördükçe öyle büyük üzüntüler yaşıyorum ki işin asıl uzmanlarının neler hissettiğini tahmin bile edemiyorum.

Son zamanlarda bu konuda birçok hayal kırıklığı yaşadık. Bunlardan biri Hatay Arkeoloji Müzesi'ndeki Roma dönemine ait mozaiklerdi, diğeri ise sosyal medyaya bile sıçrayan Şile Kalesi'ydi. Neden bu konuya bu kadar takıldığımı daha net anlatabilmek adına görselleri de paylaşacağım. Umarım bundan sonra daha büyük titizlikle çalışılmış ve orjinaline sadık kalınmış başarılı çalışmalar görürüz.



Hatay Arkeoloji Müzesi Roma Dönemi Mozaikleri Öncesi ve Sonrası





Şile Kalesi Öncesi ve Sonrası


"ZERO" GELECEĞE GERİ SAYIM

20. yüzyılın ortasında doğan büyük sanat hareketi ZERO’nun yenilikçi ve dinamik ruhu İstanbul’da!



ZERO SESSİZLİKTİR. ZERO, BAŞLANGIÇTIR.

S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi, Akbank Sanat’ın işbirliğiyle 20. yüzyılın en büyük uluslararası sanat ağı olan ZERO sanat akımının dinamik ve yenilikçi ruhuna ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. II. Dünya Savaşı sonrasının durağan ve olumsuz atmosferinde “sanat sıfırdan başlamalıdır” prensibiyle 1957 senesinde Düsseldorf’ta doğan ZERO akımı, ismini bir roketin kalkışından önceki geri sayımdan alıyor. Geleneksel sanat anlayışını sıfırlayarak aydınlık ve şeffaflık dolu yepyeni bir dünya vaadiyle yola çıkan ZERO, kuruluşundan seneler sonra bugün de geçerliliğini ve dinamizmini korumaya devam ediyor.

Aktif olduğu 1950 ve 60’lı yıllar sırasında sınırları yıkarak farklı ülkelerdeki sanatçılar tarafından uluslararası çapta benimsenen ZERO akımına odaklanan ve S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi için özel olarak tasarlanan sergi, hareketin öncüleri Heinz Mack, Otto Piene, Günther Uecker’in eserlerinin yanında akıma ilham vermiş ve katkıda bulunmuş 20. yüzyılın en önemli sanatçılarından Yves Klein, Piero Manzoni ve Lucio Fontana’nın eserlerini bir araya getiriyor. Sergi, farklı teknik ve malzemelerle üretilmiş geniş bir eser seçkisi ile Türkiye’deki sanatseverleri ZERO akımıyla buluşturuyor.

ZERO Vakfı Kurucu Yöneticisi Mattijs Visser küratörlüğünde gerçekleştirilen sergi, hareketin omurgasını oluşturan “Zaman”, “Uzam”, “Strüktür”, “Işık”, “Ateş”, “Renk”, “Gölge” ve “Titreşim” gibi ana temalar etrafında şekillenecek ve akımın günümüze kadar ulaşan etkilerinin kapsamlı bir temsilini oluşturacak. Kapsamlı sergiye eser ödünç veren 19 kurum arasında ZERO Vakfı, Düsseldorf, Adolf-Luther-Stiftung Koleksiyonu, Krefeld, Stiftung Museum Kunstpalast, Düsseldorf, Morsbroich Müzesi, Leverkusen, Kunstmuseum Bonn, Stadtsparkasse Düsseldorf Koleksiyonu, Beck & Eggeling International Fine Art, Düsseldorf, Ben Brown Fine Arts, Londra, Sperone Westwater, New York, Ketterer Kunst, Münih, Viktor ve Marianne Langen Koleksiyonu, Düsseldorf, Helga ve Edzard Reuter Koleksiyonu, Neuss, Elizabeth Goldring Piene and Otto Piene Varisleri, Rira Koleksiyonu, Köln, Schaub Koleksiyonu, Landshut, More Sky Koleksiyonu, Studio Mack Koleksiyonu ve Yves Klein Archives, Paris bulunuyor.

ZERO enerjisini Akbank Sanat’ın işbirliğiyle S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi galerilerine taşıyacak sergi, 3 Eylül 2015’te küratör Mattijs Visser eşliğindeki sergi turu ile başlayacak. Sempozyum, konferans, film gösterimleri, çocuk atölyeleri ve sesli rehber ile zengin bir içerik sunacak ZERO sergisi, hazırlanan kapsamlı kataloğuyla da önemli bir hafıza oluşturacak. ZERO sergisi, 2 Eylül 2015 - 10 Ocak 2016 tarihleri arasında S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi’nde ziyaret edilebilecek.

İstanbul, ZERO ile geleceğe geri sayıyor.







Kaynak: www.gelecegegerisayim.com