Van Gogh'un kulağının kesilmesiyle ilgili bir çok hikaye duymuştuk. Hangi olay doğru bilemiyoruz ama bildiğimiz bir şey var ki o da olayla ilgili bütün rivayetlerdeki ortak tek şey Gauguin... Van Gogh'la olan sıkı ilişkilerini bilmeyen yoktur. Bu dostluk resim sanatıyla ilgili tartışmaları üzerine bozulmuştur.
Vincent Van Gogh, 1853 ile 1890 yılları arasında yaşamış dünyaca ünlü bir deha. “Post empresyonizm” denilen Kuralsız İzlenimcilik, bilinen deyişiyle ‘Art İzlenimcilik‘ türündeki eserleriyle bilinen Hollandalı ressam, ölmeden 2 sene yaşadığı bir olaydan bahsedeceğim. Herkesin, hatta Van Gogh‘u tanımayanların dahi bildiği o meşhur kulak kesme mevzuu.
Kendinden 5 yaş büyük ressam Paul Gauguin‘le yakın dost olan Van Gogh, doktorlara göre ‘problemli’ bir insandı. Yaşamı boyunca şizofreniden manik depresyona kadar 30’a yakın teşhis konulan Van Gogh’un sevdiklerine aşırı bağlı olduğu anıları ve mektuplarından açıkça görülmekte. Gauguin’e de aynı bağlılığı gösteren Hollandalı ressam, 1888 senesinde dostuyla şiddetli bir şekilde kavga etti. Söylenenlere göre kavgadan sonra Van Gogh‘un Arles’teki evinden ayrılan Gauguin‘in gidişiyle bir kriz geçiren ressam, sol kulağının bir parçasını kesti ve parçayı sürekli uğradığı geneleve bir emanet gibi bıraktı. Bu olay üzerine 1889’da “Kesik Kulaklı Portre” eserini yaptı.
Bir başka söylentiyse Van Gogh‘un kulağını Gauguin‘in parçaladığı yönünde. Şiddetini artıran kavgada kendini müdafaa etmek için (veyahut sinirden) kılıç çeken Gauguin, Van Gogh’un kulağını yaralar. Van Gogh‘un uğrak yeri olan genelevin önünde yaşanan bu olaydan sonra kulak parçası, yine geneleve bırakılır. Araştırmacıların doğru olduğunu düşündükleri bu hikaye, Van Gogh’un olaydan sonra Gauguin’e yazdığı mektuptaki “…Sen de sessiz, ben de.” ifadesini de anlamlandırıyor.
Kaynak: www.resimbiterken.wordpress.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder