Merhaba daha önce yaşadığım şehirde sabah işe giderken gördüğüm bir manzara sonrası yazmış olduğum yazımı bu sabah da buna benzer bir manzara ile karşılaşınca sizlerle paylaşmak istedim.
"Sabahın erken saati işe gitmek için düşmüşüm yola. Gözlerim, güneş ışığına pek alışamamış bir halde ilerliyorum. İnsanlar bir hareket halinde, dolmuşların içi kalabalık, gazeteler dizildikleri yerde okuyucularını bekliyor. Etrafta simit ve poğaça kokuları kulak yerine burunlarına hitap ederek; insanlara günaydın diyor .
Yürüdüğüm yolun sağ tarafında bir çöp bidonu gördüm. İşte beni etkileyen sahnede burda başlıyordu: Çöp toplayan, üzeri ve yüzü kirlenmiş bir çocuk çöp bidonuna eğilmiş bir eli içeride bir eli çöp bidonundan bulduğu yırtık bir sayfayı tutar haldeydi. İnsan ne halde ya da hangi duygular içinde olursa olsun çocukluğunu yaşamak ister. Benim gördüğüm çocuk da bulunduğu durumdan bihaber şekilde, elindeki çizgi roman sayfasını büyük bir keyifle okuyordu. Para ile kolejlerde, özel üniversitelerde okuyan çocuklar (istisnai durumlar hariç) ile devlet okullarında okuyan çocukları düşündüm Toplum her zaman bu iki sınıfı (özel okul ile devlet okullarında okuyanları) iki uca koymuştur ve bu iki grup arasında bir kutuplaşma oluşmuştur. İki taraf arasında her daim bir yarış ve sürtüşme vardır.
Bugün sabahki sahneyi yaşamasaydım, ben de öğrenciler için özel okuldan veya devlet okulundan diye ayrım yapmaya devam ederdim ama artık okumak isteyen çocuk ile zoraki okuyan çocuk diye ayrım yapıyorum ve okumaya imkanım olduğu ve bunu değerlendirip okuduğum için şükrediyorum."
FIRAT
Bu şehir, dahası bu ülke, dahası bu dünya acımasız. Adaletsiz. Sen, ben, bizim gibiler umut etmeye devam edelim ama. Umutsuzluk kötüdür.
YanıtlaSilUmut fakirin ekmeğidir derler, biz de ülke olarak yaşam sevinci ve mutluluk yönlerinden fakiriz. Umut ediyorum ki ülkemiz ve insanları en kısa zamanda daha refah günler göreceğizdir.
Sil